Ajanda

EK MTV DÜZENLEMESİNE İLİŞKİN 28.09.2023 TARİH VE E.2023/131, K.2023/160 SAYILI ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

09.10.2023

ANAYASA MAHKEMESİ (“AYM”)’NİN 28.09.2023 TARİH VE E.2023/131, K.2023/160 SAYILI KARARI

KONU: 14/7/2023 tarihli ve 7456 sayılı 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1. maddesinin;

A. (1) numaralı fıkrasının,

B. (7) numaralı fıkrasının “...2/7/2008 tarihli ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun ile diğer kanunlara göre mahallî idarelere verilecek payların hesabında dikkate alınmaz.” bölümünün,

Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 5., 6., 10., 13., 35., 73., 90., 123., 127. ve 153. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

  1. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ:

Kanun’un iptal konusu ifadelerin yer aldığı 1. maddesinin ilgili kısımları aşağıdaki biçimdedir:

Ek motorlu taşıtlar vergisi

MADDE 1- (1) 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 inci, 6 ncı ve geçici 8 inci maddelerinde yer alan (I), (I/A), (II) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tabi olan ve bu Kanunun yayımı tarihinde ilgili sicilde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile bu Kanunun yayımı tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisine tabidir.

 (7) Bu maddeye göre tahsil edilen ek motorlu taşıtlar vergisi genel bütçe geliri olarak kaydedilir ve 2/7/2008 tarihli ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun ile diğer kanunlara göre mahallî idarelere verilecek payların hesabında dikkate alınmaz.”

  1. ANAYASA MAHKEMESİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

A. Kanunun 1. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi

Dava dilekçesinde, dava konusu kurala ilişkin olarak hukuk devleti ilkesi gereğince vergiye ilişkin düzenlemelerin geriye yürütülmemesi ve bu düzenlemelerin mali güce göre vergilendirme ilkesinin göz önünde bulundurulmadığı, bu itibarla kuralın devletin temel amaç ve görevleriyle de bağdaşmadığı, ayrıca depremin etkilerinin zorunlu şartlarından ziyade kaynak arayışının sonucu olduğu ve kamu yararının sağlanması amacını taşımadığı, motorlu taşıtlar vergisi mükelleflerine aşırı külfet yüklendiği, bu durumun ölçülülük ilkesini, mülkiyet hakkı ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmaların bağlayıcılığı ilkesini ihlal ettiği, Anayasa Mahkemesinin aynı konudaki önceki iptal kararlarının dikkate alınmaması nedeniyle kuralın hiçbir kimse ve organın kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı ve kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 5., 6., 10., 13., 35., 73. 90. ve 153. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Söz konusu kanunun aykırılık teşkil ettiği iddia edilen Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlet ifadesini içerir.

Aynı şekilde kanunun aykırılık teşkil ettiği iddia edilen Anayasa'nın 73. maddesi, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağını öngörür.

Anayasa’nın 35. maddesinde güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı ise, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamakta ve kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak şartıyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, semerelerinden yararlanma ve üzerinde tasarruf etme imkânı veren bir hak olarak hükme bağlanmıştır.

Dava konusu kural ile benzer konudaki 26/11/1999 tarihli ve 4481 sayılı 17.8.1999 ve 12.11.1999 Tarihlerinde Marmara Bölgesi ve Civarında Meydana Gelen Depremin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpları Gidermek Amacıyla Bazı Mükellefiyetler İhdası ve Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan deprem felaketi neticesinde ortaya çıkan kamu finansman ihtiyacının giderilmesi amacıyla 1998 yılında beyan edilen gelir veya kurumlar vergisi matrahları ile bu yılda elde edilen ve belli miktarın üzerindeki ücretler, bina, arsa ve araziler, motorlu taşıtlar, cep telefonları üzerinden bir defalık ek vergi ödenmesini öngören 1., 6., 7. ve 9. maddelerini Anayasa Mahkemesi 28/3/2001 tarihinde incelemiştir. Bu kapsamda Mahkeme, deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması gibi sosyal ve ekonomik şartların zorunlu kıldığı nedenlerle ek vergi getirilmesinde kamu yararı gözetildiğini, 1998 yılına ait Gelir ve Kurumlar Vergisi hesaplanırken mükelleflerin özel durumları ile mali güçlerinin göz önünde bulundurulduğunu, 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nda yer alan bina ve arazi vergilerine ilişkin muaflık ve istisnaların bu vergi yönünden de geçerli kılındığını ve motorlu taşıtlar vergisi mükellefleri için de aynı hususların geçerli olduğunu belirterek mali güce göre vergilendirme ve vergi yükünün adaletli dağılımı ilkelerinin esas alındığı sonucuna ulaşmış ve bu yöndeki kuralların iptalleri talebini reddetmiştir (AYM, E.1999/51, K.2001/63, 28/3/2001).

Öte yandan ek motorlu taşıtlar vergisi ihdasını öngören ve Anayasa Mahkemesi kararlarına konu olmuş diğer düzenlemeler ise, 3/4/2003 tarihli ve 4837 sayılı Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun’un 1. maddesi ile 30/7/2003 tarihli ve 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun’un 21. maddesinin birinci fıkrasıdır. Anayasa Mahkemesi anılan kurallara ilişkin kararlarında, olağanüstü şartların zorunlu kıldığı durumlarda vergilendirmeye ilişkin konularda yasama organının takdir yetkisinin diğer dönemlere göre daha geniş olduğunu kabul etmiş ancak ekonomik istikrarı sağlamak ve kamu borç stokunun azaltılmasını temin veya uygulanmakta olan ekonomik program hedeflerini tehlikeye düşüren gelir kaybının telafisi amacıyla ek vergi ihdasını olağanüstü şartların zorunlu kıldığı bir durum olarak görmemiştir. Bu itibarla ek motorlu taşıtlar vergisi ihdasını öngören kuralların iptallerine karar vermiştir (AYM, E.2003/48, K.2003/76; 23/7/2003; E.2003/73, K.2003/86, 7/10/2023). Buna karşılık Mahkeme, 4837 sayılı Kanun’un ek emlak vergisi ihdasını öngören 2. maddesinin anayasallık denetiminde 1319 sayılı Kanun’da öngörülen muaflık ve istisnaların ek vergiler için de uygulanacağını gözeterek emlak sahibi mükellefler yönünden kimi olumsuzlukların giderilmeye çalışıldığını, bu suretle vergi yükünün adil ve dengeli dağılımının sağlanmasının amaçlandığını belirterek kuralın iptal talebini reddetmiştir (AYM, E.2003/48, K.2003/76, 23/7/2003).

Dava konusu kuralla, 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 5., 6. ve geçici 8. maddelerinde yer alan (I), (I/A), (II) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tabi olan ve 7456 sayılı Kanun’un yayımı tarihinde ilgili sicilde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile bu Kanun’un yayımı tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtların, bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi bu itibarla kuralın ek motorlu taşıtlar vergisi mükelleflerinin mal varlığında azalmaya sebep olması nedeniyle mülkiyet hakkına yönelik bir sınırlama oluşturduğu yorumunda bulunmuş ve Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin de bir gereği olarak Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerektiğine dikkat çekmiştir. Ayrıca mülkiyet hakkını sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerektiğini de belirtmiştir.

Nitekim Anayasa’nın 73. maddesinde düzenlenen verginin kanuniliği ilkesi, takdire dayalı keyfî uygulamaları önleyecek sınırlamaların kanunda yer almasını gerektirmekte ve vergi yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin konulması, değiştirilmesi veya kaldırılmasının kanun ile yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Anayasa Mahkemesi tarafından dava konusu kuralla verginin kapsamındaki taşıtların ve verginin nasıl hesaplanacağı hususunun herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği; kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak Anayasa'nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği vurgulanmıştır.

7456 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde, “Ülkemizde 6/2/2023 tarihinde yaşanan ve gerek şiddeti ile etkilediği alan gerekse yarattığı hasar nedeniyle ‘yüzyılın depremi’ olarak nitelendirilen deprem afetleri neticesinde 8/2/2023 tarihi itibarıyla 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan edilmiş ve olağanüstü hal dönemi boyunca afetlerin ekonomik ve sosyal yaşam üzerindeki etkilerinin azaltılması amacıyla Anayasa’nın ve ilgili kanunların verdiği yetkiler çerçevesinde gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede Kanun Teklifinde, deprem afetleri nedeniyle ortaya çıkan finansman ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanmasını teminen bir defaya mahsus olmak üzere ek motorlu taşıtlar vergisi ihdas edilmesi, kurumlar vergisi oranlarının artırılması ve bazı istisnaların kaldırılması amaçlanmaktadır….”; madde gerekçesinde ise “Madde ile, 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremlerin etkilerinin azaltılması amacıyla ortaya çıkan finansman ihtiyacının karşılanmasında kullanılmak üzere, … bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılında tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisi alınması öngörülmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi, önceki kararlarında da vurguladığı üzere deprem gibi olağanüstü hadiseler nedeniyle oluşan kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması maksadıyla ek vergi yükümlülüğü getirilmesi mümkün olduğuna dikkat çekmiştir. Dava konusu kuralda ek motorlu taşıtlar vergisinin getirilmesinde kamu yararına yönelik meşru bir amacın bulunduğunu ve 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve çok sayıda ili etkileyen depremlerin büyüklüğü ve yıkıcı boyutu da dikkate alındığında düzenlemeyle güdülen meşru amacın daha belirgin hale geldiğine dikkat çekmiştir.

Anayasa Mahkemesi dava konusu kural ile daha önce iptal edilen 4837 sayılı Kanun’un 1. maddesi, ihdas ediliş amaçları yönünden birbirinden ayrıldığını belirtmiştir. 4837 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle öngörülen ek motorlu taşıtlar vergisinin ekonomik istikrarın sağlanması ve kamu borç stokunun azaltılması amacıyla ihdas edildiğini ve ekonomik istikrarın sağlanması veya borç stokunun azaltılması amacının olağanüstü şartların zorunlu kıldığı haklı bir neden olamayacağını değerlendirmiştir. Oysa dava konusu kuralla öngörülen ek motorlu taşıtlar vergisi deprem sebebiyle oluşan maliyetin karşılanması amacına yönelik olarak değerlendirilmiş ve bu yönüyle dava konusu düzenleme ihdas şartları itibarıyla 4481 sayılı Kanun’la getirilen ek motorlu taşıtlar vergisine benzetilmiştir. Anayasa Mahkemesi 4481 sayılı Kanun’la getirilen ek motorlu taşıtlar vergisinin iptali talebini, ek verginin deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması amacına dayandığına vurgu yaparak reddetmiştir.

Anayasa Mahkemesi ek vergilendirmeye ilişkin olarak Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesini oluşturan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık bakımından ayrı değerlendirmelere yer vermiştir. Elverişlilik, öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; gereklilik, ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını; orantılılık ise, hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.

Kuralla, 2023 yılında ödenen motorlu taşıtlar vergisi kadar ek motorlu taşıtlar vergisinin bir defalığına ödenmesinin öngörülmesinin 6/2/2023 tarihinde yaşanan depremin etkilerinin azaltılması için ihtiyaç duyulan finansmanın sağlanmasına katkı sağlayacağı ve kuralın anılan meşru amaca ulaşma bakımından elverişli olduğu kabul edilmiştir.

Deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların hangi vergilendirme araçlarıyla giderileceğinin takdirinin yasama organına ait oluşuna dikkat çekilmiş ve depremin yol açtığı ekonomik kayıpları telafi etmek ve sosyal dayanışmayı sağlamak amacıyla mevcut vergilerin artırılması ya da yeni bir vergi ihdas edilmesi kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında başvurabileceği araçlardan oluşu nedeni ile 2023 yılı için ek motorlu taşıtlar vergisi alınması yolunda düzenleme yapılmasının gereklilik kriterini karşıladığı sonucuna varılmıştır.

6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremler nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanlığınca 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 15. maddesi kapsamında mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerde; deprem tarihi itibarıyla kayıt ve tescilli olan taşıtların, deprem nedeniyle yıkılan veya ağır ya da orta hasarlı hâle gelen binaların maliklerine ait taşıtların, depremlerde ağır hasar görerek kullanılamaz duruma gelen taşıtların ve deprem nedeniyle eşi veya birinci derece kan hısımlarından birini kaybeden mükelleflere ait taşıtların ek motorlu taşıtlar vergisinden müstesna tutulması yanı sıra ek motorlu taşıtlar vergisinin geçici nitelikli ve bir defalığa mahsus alınan bir vergi olduğu tekrarlanmıştır. 7456 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (5) numaralı fıkrasıyla da verginin birinci taksitinin bu Kanun’un yayımlandığı ayı izleyen ayın sonuna kadar, ikinci taksitinin ise aynı yılın Kasım ayı sonuna kadar olmak üzere iki eşit taksitte ödenmesi öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi bu itibarla sahip olunan aracın değeri ile araç sahiplerinin ödeme güçleri ve kişisel durumlarının da dikkate alınması sebebiyle tutarı itibarıyla yüksek olduğu söylenemeyecek ek motorlu vergisinin araç sahiplerine aşırı bir külfet yüklemediği, yaşanan depremler nedeniyle oluşan maddi kayıpların büyüklüğü karşısında bu kayıpların giderilmesi neticesinde elde edilecek fayda ile araç sahiplerinin katlanacağı külfet arasında makul olmayan bir dengesizliğin bulunmadığı ve bu nedenlerle sınırlamanın orantılı olduğu sonucuna varmıştır.

Bununla birlikte kural Anayasa’nın 73. maddesi kapsamında da incelenmiş ve söz konusu hükmün birinci fıkrasında “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.” denilmek suretiyle diğer ilkelerin yanı sıra verginin mükellefin mali gücüyle uyumlu olması zorunlu kılınmıştır. Kuralda 2023 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisi ödenmesi öngörülmüştür. Bu itibarla mükelleflerin taşıtın değeriyle orantısız bir vergi yükü ile karşı karşıya kalmadığına hükmedilmiştir. Ayrıca 197 sayılı Kanun’daki istisnalar ek motorlu taşıtlar vergisi için geçerli olduğu gibi bu vergi açısından 7456 sayılı Kanun’un 1. maddesinin (4) numaralı fıkrasında depremden zarar görenlere yönelik bir kısım istisnalara da yer verilmesi sebebi ile Anayasa Mahkemesi kuralın mali güce göre vergilendirme, vergi yükünün adaletli dağılımı ve eşitlik ilkeleriyle çelişmediği sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, deprem gibi olağanüstü olayların yaşandığı dönemlerde oluşan ekonomik kayıpların telafisi amacıyla -ölçülü olmak kaydıyla- ek vergilerin öngörülebileceği yolundaki içtihadından dava konusu kural bakımından da ayrılmamıştır.

Anayasa Mahkemesi yaptığı değerlendirmeler ışığında söz konusu kuralı Anayasa'nın 13., 35. ve 73. maddelerine aykırı bulmamıştır ve iptal talebini reddetmiştir.

Anayasa’nın 13., 35. ve 73. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 10. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

Dava konusu kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 5., 6., 90. ve 153. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

B. Kanunun 1. Maddesinin (7) Numaralı Fıkrasının İlgili Bölümünün İncelenmesi

Dava dilekçesinde ek motorlu taşıtlar vergisi tahsilatı üzerinden yerel yönetimlere pay verilmemesinin haklı bir nedene dayanmadığı ve keyfî olduğu, dava konusu kuralın kamu yararı amacı taşımadığı, bu yönüyle hukuk devleti ilkesini ihlâl ettiği, ayrıca bu durumun idarenin bütünlüğü ve yerel yönetimlerin mali özerkliğini zedelediği, bu husustaki Anayasa Mahkemesi kararlarının dikkate alınmamasının yasama organının Anayasa’dan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanması sonucunu doğurduğu ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 123., 127. ve 153. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

5779 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre, il özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamından, vergi iadeleri düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden yüzde 1,50’si büyükşehir dışındaki belediyelere, yüzde 4,50’si büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine ve yüzde 0,5’i il özel idarelerine olmak üzere pay ayrılır.

Ayrıca 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) Sayılı Liste’de yer alan mallardan tahsil edilen özel tüketim vergisi hariç olmak üzere, büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının yüzde 6’sı ile genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine ayrılan payların yüzde 30’u büyükşehir belediye payı olarak ayrılır.

Cumhurbaşkanı, bu maddede belirtilen oranları iki katına kadar artırmaya veya kanuni haddine kadar indirmeye yetkilidir.

Kural ile de anılan Kanun ile diğer kanunlara göre mahallî idarelere verilecek payların hesabında ek motorlu taşıtlar vergisinin dikkate alınmayacağı hüküm altına alınmak suretiyle ek motorlu taşıtlar vergisinden elde edilen gelirlerden mahallî idarelere pay verilmemesi ve bu vergiden sağlanan gelirlerin tamamının merkezî idare geliri olarak kabul edilmesi öngörülmüştür.

Anayasa Mahkemesi 7456 sayılı Kanun’un 1. maddesinin gerekçesinden ek motorlu taşıtlar vergisinin depremin yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi için ihdas edildiğinin anlaşıldığı, depremin olumsuz etkilerinin giderilmesi için yerine getirilecek görevlerin ve gelir kaynaklarının merkezî idare ile mahallî idareler arasında dağıtımı konusunda kanun koyucunun takdir yetkisinin bulunduğu ve ek motorlu taşıtlar vergisinin istisnai bir kamu geliri olduğu ifadeleri ile kuralın idarenin bütünlüğü ilkesi ile mahallî idarelerin mali özerkliği ilkesini zedelemediği hükmüne ulaşmış ve bu yöndeki benzer değerlendirmelere atıfta bulunmuştur.

Anayasa Mahkemesi yaptığı değerlendirmeler sonucunda söz konusu kuralı Anayasa'nın 123. ve 127. maddelerine aykırı bulmamıştır ve iptal talebini reddetmiştir.

Dava konusu kuralın Anayasa’nın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 90. ve 153. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

  1. SONUÇ

14/7/2023 tarihli ve 7456 sayılı 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1. maddesinin;

  1. (1) numaralı fıkrasının,
  2. (7) numaralı fıkrasının “...2/7/2008 tarihli ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun ile diğer kanunlara göre mahallî idarelere verilecek payların hesabında dikkate alınmaz.” bölümünün,

Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine 28/9/2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

İlgili Karar’ın tamamına buradan ulaşabilirsiniz: 

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/10/20231006-9.pdf

 

NAZALI VERGI & HUKUK

info@nazali.com

Yukarıda yer verilen açıklamalarımız, hukuki görüş ve tavsiye niteliğinde olmayıp, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir; bu sebeple belirtilen konularda bir aksiyon almadan önce, bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz. NAZALI’ya işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.